8 Ağustos 2010 Pazar

tekne üstü galata.


tekneden bu kadar oluyor.

siyah-gri


kara kalem martılar.

bu defa gri işte


hava kapalı, olsun. bulutlar kara kalem ya çok bile.

galata


söze gerek yok. her galata fotoğrafı gibi bir fotoğraf işte.

mor hanım


ve mor hanımın, mor conversleri

"yiyeceğim seni" dedim


ve yedim :)))

raf yani.


raf, raf, raf, ...

kayboldum aslında


kaybolunası bir yer...

raf arası :)


raf arası kitap

oynanmanış bir kare


hiç olmadın sen, yoktun hiç, hiç görmemiştim, adını da işitmemiştim hiç; hiçtin çünkü yaşanmamış, oynanmamıştın...

6 Ağustos 2010 Cuma

sen yaylasın...

günesin yakıp kavururken, kekik kokulu rüzgârın serin eser...

YOLLAR UZAR GIDER...


heee tabii uzar gider, onların işi bu! ehh biri de giderken, tozar gider niyeyse...

uzayıp gidersin.


söyle bana; nereden gelir, nerelere gidersin? yolun pek uzuna benzer, anlat hele... dinlerim seni.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

YIKILIR ELBET BIR GÜN ESKI DEĞIRMENLER,


yıkılır eski değirmenler gibi insanlar, geriye paslanmış bir kaç yaşanmışlık kalır. tıpkı değirmenin olukları gibi; boştur hepsi...

BIR GÜN BANA "HAYATINDAN GITMEK ISTIYORUM" DEDIN...


ben de "sen bilirsin istersen gidebilirsin" dedim. tabana kuvvet kaçacağını ne bileyim :))))

GELINCIKLER KIRMIZI OLUR, SEN DE KIMSIN? DEDIM..

"Allah iyiliğini versin emi? görmüyor musun? turuncuyum..." dedi...

kızımın avuçlarına birer "kırmızı gül" koydular... yüreğime ise ateş...

uzakta kalan kadınlar ve hayat, hayat; uzakta kalan hayatlar...